Kompost tarihçesi

mantar kompost üretimler

Kompost tarihçesi
Doğu kültürlerinde kompostlaştırma ve tarımda kullanılmasının tarımın tarihiyle paralel olduğu düşünülebilir. Çin`in nehir deltalarında kompost uygulamalarıyla yüksek nüfusa rağmen toprak verimliliği 4000 yıl boyunca sürdürülebilmiştir. Batı`da komposta olan ilgi Amerika Tarım Bölümünden Prof. F.H. King`in Uzak Doğu`ya sürekli ziyaretlerinden oluşan birikimini kitaplaştırmasıyla başladı. Daha sonra İngiliz Sir Albert Howard bu kitaptan yola çıkarak Indore metodunu geliştirdi.

İyi bir kompostun tek kaynaktan gelen materyal yerine değişik organik atıkların karışımıyla elde edilebileceğini belirtti. 1930`larda İndore metodu dünyanın çeşitli yerlerinde endüstrileşme dönemine girdi. Bu dönemlerde Amerika`da Waksman ve grubu Howard`ın çalışmalarını laboratuvar düzeyine çektiler. Aynı dönemlerde Hutchinson ve Richards İngiltere`de yoğunlaştılar.

Tüm bu çalışmalar sonucunda kompostun ana fiziksel ve kimyasal parametreleri ve kompostta var olan mikrobiyal etkileşimler konusunda önemli kazanımlar elde edildi. En son mekanize yaklaşım, insan nüfusunun ve tüketiminin artmasına paralel olarak çok büyük miktarlara ulaşan yerleşim birimleri organik atıklarının (organik belediye çöpleri, kanalizasyon) komposta dönüştürülmesi yönünde oldu. Son 40 yılda en az 30 değişik işleme metodu mutfak ve kanalizasyon atıklarının komposta dönüştürülmesinde kullanıldı. Avrupa Birliği Atıklarla İlgili Kararnamesi biyolojik olarak ayrışabilen şehir atıklarının %65 azaltılmasını amaçlayarak kompost yapımını teşvik etmiş, özel sektörü de özendirmiştir. Ülkemizde henüz gerek iş kolu olarak gerekse yaptırım ve pratik uygulamalar açısından konu yeterli yayılma düzeyine gelememiştir.

Bunu da oku :  Kompostta geri dönüşüm

Önceleri kırsal organik atıkların değerlendirilmesi ile başlayan doğanın bu vergisinden yararlanma, kentleşme hızlandıkça ve kentlerdeki katı atıklar bir sorun haline geldikçe araştırmacılar tarafından ele alınmış, kompostlama teknikleri geliştirilmiştir. Kentsel atıkların kompostlaştırılması olayı hiç de yeni bir olay değildir.

Gübrenin toprağa dönüştürülmesinin ilk anılması, dünyanın en eski yazıtları olan Akad İmparatorluğundan kalma kil kitabe tabletlere dayanmaktadır. Romalılar da kompostu biliyorlardı ve bunu çürümekte olan gübreleri toprağa kazandırmakta kullandılar. Eski Arap Kültürü kitapları, kompost süreçleri ve kullanım alanlarının yanı sıra ezilmiş kemiklerin, yün kırpıntılarının, odun küllerinin ve kirecin kompostun gübresel değerine olan etkilerinden de bahsetmektedir.

Hayvancılığı fakir olan Çin ve Hindistan`da, yüzlerce yıl önce bile şimdiki amaçlarla yapılan uygulamaların varlığı bilinmektedir. Kompostlama tekniğinin geliştirilmesinde sanayi kuruluşlarının ve yatırımcılarının rolü çok büyük olmuştur.

1860`lı yıllarda yapay gübre Justus Liebig sayesinde bulunup verim artırımı için ön plana çıkarılınca, artık humusa gerek kalmadan anorganik gübrelerle iyi bitki yetiştirilebileceği zannedildi. Bu nedenle de toprak sadece bir yetiştirme ortamı olarak algılandı. Bu felsefe ile olaya yaklaşınca da bir kap ve bir çözelti üretim için yeterli idi. Hidroponik bitki yetiştirme yöntemi bu düşünceden kaynaklandı. Ancak hidroponik yöntemle yetiştirilen bitkilerin birkaç nesil sonra röprodüksiyon (çoğaltma) özelliklerini kaybettikleri gözlendi. Aynı gözlem toprakta sadece yapay gübre ile yetiştirilen bitkilerde de yapıldı. Bütün bu sonuçlar uzun süreli deneylerden sonra elde edildi.

Bu uygulamaların sonunda bitki hastalıklarının ve zararlılarının sayısı artmış, verim azalmaya başlamıştır. Verimin azalmasını durdurmak için yoğun bir pestisid kullanımı başlamıştır. Sonuçta da, yoğun bir gıda ve çevre kirlenmesi söz konusu olmuştur.

Bunu da oku :  İstiridye Mantarı Kompostu Üretimi: Sürdürülebilir Bir Tarım Pratiği

Oluşan bu durum karşısında kompost tekniğini geliştirme çabaları hız kazandı. Modern kompostlama ilk kez 1905-1934 yıları arasında Hindistan`da çalışan Sir Albert Howard tarafından tanımlandı. Kompost materyallerinin tabakaları üzerine deneysel çalışmalar yaptı ve çalıştığı kasaba ile aynı adlı Indore Metodunu keşfetti. Çalışmalar özellikle 2. Dünya Savaş`ı sonrası daha çok artmıştır. Stahrlschmidt (1956) Dano-Biyostabilizatör yönteminin geliştirilmesinden ayrıntılı söz etmektedir. Caspari ve Meyer (1964) küçültülmüş çöplerle arıtma çamurunun karışımını Brikollare Yöntemi ile (Briket Presleme) kompostlamayı geliştirmişlerdir.

Kompost, mikroorganizmalar tarafından kolayca ayrıştırılabilen organik bileşiklerin ayrışma sonucunda oluşturduğu stabil mineralize olmuş üründür. Buna atık su arıtma tesislerinde oluşan arıtma çamurları da katılmaktadır. Ayrıca bir dizi yapı verici, ayrışmayı iyileştirici ve hızlandırıcı maddeler de ilave edilmektedir.

İzmir`de 1988 yılında faaliyete geçip çalışan sistem bu esasa dayanmaktadır.

Mersin`deki kompost tesisi ise 1970`li yıllardan beri tamamen statik sisteme göre çalışmaktadır. Kompostun oluşmasında biyoçöpün içinde bulunan azot ve karbonun birbirine oranı ayrışmada aktif rol alan mikroorganizmaların besin maddesi ihtiyaçlarını optimum bir şekilde karşılaması için çok önemlidir. Çeşitli biyoçöplerdeki bu oranı, ideal karışımı oluşturmak veya oranı teknik olarak sağlamak açısından mutlaka bilmekte yarar vardır.

Click to rate this post!
[Total: 2 Average: 5]
(Visited 60 times, 1 visits today)

Related posts

Leave a Comment