Pisi pisine bir ölüm: Mantar zehirlenmesi

zehirleyen mantar

Pisi pisine bir ölüm: Mantar zehirlenmesi
Burdur, yol kenarında köylülerin sattığı mantardan yiyerek zehirlenen gazeteci Tayfun Talipoğlu mantar zehirlenmelerini yeniden gündeme getirdi. Biyolog Dr. Barbaros Çetin, mantar türleri, zehirlenme nedenleri ve çeşitleriyle, bu soruna karşı yapılabilecekler hakkında bilgi verici bir yazı hazırladı

Ükemizde her yıl çok sayıda mantar zehirlenmesi meydana gelmekte ve bunların birçoğu maalesef ölümle sonuçlanmaktadır. Ölümlü vakaların çoğuna kırsal kesimden büyük kentlere göç etmiş ve kentlerin çevre semtlerinde ormanların yakınına yerleşen insanlarımız arasında sıkça rastlamaktayız. Örneğin İstanbul. Bunun nedenlerinin başında bu konularda yeterince eğitimi olmayan vatandaşlarımızın göç etmiş olduğu yerdeki mantarları, kendi köylerinde yetişen doğal mantarlarla aynı tür olduklarını düşünmeleridir. Doğada birbirine ikiz kardeş kadar benzeyen zehirli-zehirsiz mantarları bir arada görmek mümkündür çünkü mantarların neslinin devamını sağlayan üreme organı olan sporlar, başta rüzgarlar olmak üzere değişik yayılma yollarıyla kilometrelerce uzak alanlara taşınır ve orada uygun ortam bulduğunda çimlenerek mantar oluştururlar.

Pişirmek, kaynatmak veya kurutmak zehirlenmeyi önlemez
Şapkalı, saçaklı, sünger benzeri, patates yumrusu vs. gibi görünümde çok farklı renk ve desenli makro mantarların ülkemizdeki tür sayısı 2400 civarındadır. Bunlardan 100 kadarı zehirlidir. Avrupa kıtasında ise yaklaşık olarak 1200 makromantar türü tespit edilmiştir. Birçok Avrupa ülkesine göre tür sayısının ülkemizde daha fazla olmasının nedeni, ülkemiz coğrafyasının bünyesindeki biyolojik çeşitliliğin zengin olması ve yaşama ortamlarının çeşitliliğidir. Genellikle şapkalı mantar olarak isimlendirilen bu mantarlar çayır, mera ve orman altlarında doğal olarak bulunurlar. Ancak bazı türlerin taşıdığı zehirli bileşikler birtakım hastalıklara neden olurlar.

Halkımız arasında zaman içerisinde zehirli / zehirsiz mantarların ayırt edilmesi hususunda yaygın hale gelmiş birçok yanlış inanış vardır. “Çayırlarda veya ağaçlar üzerinde yetişenler zehirsizdir”, “Yoğurt ile yemek zehirlenmeyi önler”, “Koparılınca iç kısmının rengi mavileşirse zehirlidir”, “Tuzlu veya sirkeli suda kaynatarak pişirmek mantarın zehir özelliğini ortadan kaldırır” gibi inanışlar tamamen yanlıştır. Örneğin mantardaki zehirli bileşiklerin çoğu sıcaklığa dayanıklı olduğundan pişirmek, kaynatmak veya kurutmakla zehirleme etkisi ortadan kalmaz.

Bunu da oku :  Zehirli mantar özellikleri

Önce zehirlenmeye neden olan mantar türünün bilinmesi lazım
Mantar zehirlenmelerinde tedavinin başarılı olabilmesi için ilk aşamada zehirlenmeye neden olan mantar türünün bilinmesi çok önemlidir çünkü zehirli mantarlar ortaya çıkardıkları birbirinden farklı sendromlara göre gruplandırılırlar.

Yurdumuzda yapılan bilimsel çalışmalara göre 100 civarında az zehirli, zehirli ve öldürücü zehirli mantar türü belirlenmiş olup bunlar toplamda 9 ayrı sendroma neden olmaktadır. Her sendromun zehirli mantar türüne bağlı olarak zehirlenme belirtilerinin ortaya çıkma süresi, şekli ve sonucu birbirinden farklıdır. Bu nedenle her grup için birbirinden ayrı tedavi yöntemi gereklidir.

Zehirlenme sonucunda ortaya çıkan belirtilerin şiddeti yenen mantar miktarına göre değişiklik gösterir. Mantar yendikten sonra ilk belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geçen sürenin kısa yada uzun oluşu önemlidir. İki-üç saat içinde belirtileri görülen zehirlenmelerde ölüm oranı çok düşüktür. Hasta mide yıkaması ve semptomatik tedavi ile kısa süre de iyileşir. 6-24 saat sonra belirtileri ortaya çıkan zehirlenmeler çok tehlikelidir. Zehirli bileşikler özellikle karaciğer ve böbrekler üzerin de etkili olur ve çoğu zaman ölümle sonuçlanır. Zehirli mantar yemekten korkan insanlarda, zehirsiz mantarı yediklerinde “hayali zehirlenme” olarak bilinen psikosomatik zehirlenme belirtileri görülebilir.

Halk arasında yenen kültür mantarlarının da bazen zehirlenmelere neden olduğu fikri yaygındır. Aslında bu olaya kültür mantarının sağlıksız koşullarda saklanması sonucu mantarın üzerinde üreyen çeşitli bakteri ve küfler neden olur. Yapılan bazı bilimsel çalışmalar makro mantarların radyoaktiviteyi, toksik etki yaratan ağır metalleri ve yöresel kaynaklı diğer zehirleri biriktirdiğini ispatlamıştır. Bunun için hava kirliğinin yoğun olduğu kentsel alanlardan, otoyol kenarlarından, endüstriyel alanlardan,termik santral ve nükleer santral civarlarından toplanan yabani mantarlar yenmemelidir. Ayrıca kültür mantarı üretilen tesislerin hava parametrelerinin uygun olduğu alanlarda kurulması önemlidir.

Türkiye’de en çok muscarin sendromu, gastrointestinal sendrom, pantherina sendromu ve phalloides sendromu olarak bilinen zehirlenmeler görülür. Örneğin pantherina sendromuna neden olan gelin mantarı ve sinek mantarı çok albenisi olan ve ormanlık alanlarda yaygın bir türdür.

Bunu da oku :  Mantar zehirlenmesi, belirtileri, hastalığı

Alkolle alındığında veya çiğ yendiğinde zehirli olan türler vardır. Çiğ yendiğinde zehirlenmeye neden olan türler; armillaria mellea, lepista nuda-mavi cincile, boletus erythropus-ayı mantarı, lactarius piperatus-acılı mantar, amanita rubescens ve Amanita vaginata-Göbelek’tir. Alkolle alındığında zehirlenmeye neden olan türler ise; tricholoma auratum-sarı oğlak, clitocybe clavipes, pholiota squarrosa’dır.

Yeterince mikolog var
Mantardan zehirlenerek pisi pisine ölmek artık kader olmaktan çıkarılmalıdır. Ölümleri asgari düzeye düşürebilmek için şu tedbirleri almamız gerekir: Ülkemiz üniversitelerinde özellikle biyolog kökenli iyi yetişmiş “mikolog” ünvanlı bilim insanımız yeterince bulunmaktadır. Bu birikimden zehirli veya ekonomik türlerin anlatıldığı açıklamalı broşür, el kitabı gibi yayınların hazırlanmasında yararlanmalıyız. Özellikle mantar toplama mevsimleri başlamadan önce çeşitli medya araçlarıyla halkın bilgilendirilmesi gerekir. Bilim insanlarıyla halk, yöresel mantar tanıma çalışmaları yapabilir. Avrupa ülkelerinde bu tip çalışmalar çok yaygındır. Halkın gıda olarak mantardan sıklıkla faydalandığı veya mantarın ekonomik açıdan değerinin yüksek olduğu bölgelerimizde de belediyeler ve ilgili bakanlıkların yerel teşkilatlarında mikologlar görevlendirilmelidir.

Mantarların ekonomik önemi
Kilosu 5 liradan başlayıp binlerce liraya çıkıyor
* Dünya da ancak 10 kadar yabani mantar türünün kültürü başarıyla yapılabilmektedir. Ülkemiz de 40 kadar mantar türü yemeklik olarak toplanmakta, bunlardan 25’i yöresel pazarlarda veya yurtdışı ihracatı bakımından ekonomik önem arz etmektedir. Yaygın olarak toplanan bazı türler; lactarius delicious (çintar-Kanlıca), morchella conica ve morchella esculenta (kuzu göbeği), tricholoma caligatum (katran-sedir mantarı), siullus luteus (ayı mantarı), cantharellucs cibarius, amanita caesaera (yumurta-Sezar mantarı), boletus edulis (ayı mantarı), coprinus comatus (posteki-söbelen mantarı), macrolepiota procera’dır (şemsiye mantarı, dede tacı).

* Mantarların kilogramı 5 liradan başlayıp türüne göre binlerce liraya kadar çıkabilmektedir. Kuzu göbeği mantarının kilosu yaşken 50-100 lira civarındadır; kurutulmuşu ise 300-500 liraya kadar alıcı bulabilir.

* 2008 yılı sonunda yapılan bir değerlendirmeye göre toplam mantar ihracatımız 87 bin 888 doları işlenmiş mantar olmak üzere toplam 8 milyon 665 bin 669 dolarlık bir ekonomik değere ulaşmıştır. İşlenmiş mantar ihracatımızın çoğu Türki Cumhuriyetler’e ve Asya ülkelerine yapılmaktadır.

Bunu da oku :  Mantar yemekleri

Mantarları tanıyalım
* Mantarlar fotosentez yapamayan parazit ya da çürükçül olarak yaşayan canlılardır. Bitkiler âleminden ayrı bir canlı grubudur. Bu nedenle bir kısmı başka canlılar üzerinde parazit, bir kısmı cansız maddeler üzerinde saprofit (çürükçül) olarak yaşar. Mantarlar yedek besin maddesi olarak glikojen, yağ ve bazen de mannitol depo ederler, nişasta bulunmaz. Yani yapısı bitkisel gıdalardan çok hayvansal gıdalara benzer. Bu nedenle vejetaryen beslenme tarzının favori besinleri arasında yer alırlar.

* Mantar insan beslenmesi için gerekli olan proteinlerin yanında B kompleks vitaminler ve minerallerce zengindir. Kalsiyum, potasyum, fosfor ve demir en yoğun olarak bulunan minerallerdir. Örneğin doğadan topladığımız ve çayır mantarı adını verdiğimiz agaricus campestris’in yüzde 88-90 su, yüzde 3.8 protein, yüzde 0.3 yağ, yüzde 4.9 karbonhidrat, yüzde 1.2 mineral, az miktarda A vitamini ve B1, B2, B3, B5 vitaminlerini içerdiği belirlenmiştir.

* Günümüzde 130 bin-150 bin tür ile temsil edilen mantarlar âlemi, dünya ekosisteminin en önemli unsurlarından biridir çünkü ölü veya canlı organik maddeleri parçalamaları nedeniyle karbon-azot devrinin sürdürülmesinde çok büyük rol oynamak suretiyle tüm canlı yaşamın sağlıklı devam etmesini sağlarlar. Mikro ve makro boyutta olan mantarlar arasında zehirli, zehirsiz, yenilen, tıbbi olanlar, antibiyotik meydana getirenler, alkoloik fermantasyon yapanlar olduğu gibi; ayrı ayrı, insanlarda, hayvanlar ve bitkilerde hastalık meydana getirenler de vardır. Mantarlar ekosistemde besin zinciri içerisinde birçok hayvanın da besinini teşkil eder.

* Ayrıca mantarların tıbbi özellikleri insan sağlığında önemli bir yer tutmaktadır. Halk arasında kayın, kavak-istiridye mantarı olarak bildiğimiz ve günümüzde kültürü yapılan pleurotus ostratus mantarında bulunan lovastatin maddesinin yüksek kolestrolü düşürme de etkili olduğu son çalışmalarda ortaya konmuştur. Bu mantardaki B3 vitamini sebzelerden çok daha fazladır.

Click to rate this post!
[Total: 3 Average: 5]
(Visited 61 times, 1 visits today)

Related posts

Leave a Comment